Hakkımızda

Karşılama Zemini, kurum içi önyargıları fark etmeye, ilişkisel güveni artırmaya ve kapsayıcı davranışları desteklemeye odaklanan deneyimsel bir öğrenme ve dönüşüm alanıdır. Bu alan, bireylerin birbirleriyle karşılaşarak düşündüklerini, hissettiklerini ve öğrendiklerini anlamlandırmalarını sağlar. Çünkü biz inanıyoruz ki, gerçek dönüşüm yalnızca bilgiyle değil, karşılaşmayla başlar.Bugünün iş dünyasında çeşitlilik bir zorunluluk, kapsayıcılık ise bir strateji olarak görülüyor. Ancak bu kavramların içi dolmadıkça yalnızca sunumlarda kalıyor.
Karşılama Zemini tam da bu yüzden var: Kapsayıcılığı sadece bir “ilkeler dizisi” olmaktan çıkarıp pratik bir deneyime dönüştürüyoruz.

Hikayemiz

Her şey benimle başlamadı aslında; daha öncesi var. Ben hikayeye hatırladığım yerden başlayacağım. Almanya’ya göç eden ailem, bizleri iki kültür arasındakimliksiz bırakma korkusuyla her şeyini toplayıp ülkeye geri dönmüştü. İki kültürlü yaşamın güzellikleri ve zorluklarını dinleyerek büyüdüm. Şimdi dönüp de geçmişe baktığımda asıl konuştukları şeyin kültürler arası ön yargılar olduğunu görüyorum aslında.        
Belleğimde bu hikayeler ile hayat devam ederken bir köy okulunda öğretmen olarak göreve başladım ve kendi çemberimin dışına çıktım böylece. Farklılıklardan beslenmeye başladığım ilk kişisel hikayem bu köyde yaşadığım günlerde başladı. İçine kapanmış ve dış dünyayı her zaman bir tehdit olarak gören aile kültürümüze rağmen çeşitli yaşamların iç içe olduğu İstanbul’a gitmeye karar verdim ve kocaman bir metropol okulunda buldum kendimi. İşte her şey o zaman başladı. O dönem okuduğum kitaplardan birine “Her şeyi merak ediyorum.” diye not düşmüştüm.   Bu merak ile daha büyük çemberlere dahil olmak istedim ve bu arayışım içinde yaratıcı drama ile tanıştım. Onlarca hatta yüzlerce oyun arkadaşı edindim kendime, kurgusal gerçeklik ile yaşamsal gerçeklik arasında gidip geldiğimiz anılar biriktirdim. Artık elimde şahane bir araç vardı daha farklı ve daha çok insan ile bir araya gelebileceğim. Bulduğum her yerde çemberler kurmaya başladım. Kadın çemberleri, öğretmen dayanışma çemberleri, göçmen çocuk çemberleri… Ben çember çember büyürken hayat beni İstanbul’un en güzel okul binalarından birine sahip bir Rum okulunda iki dilli ve çok kültürlü büyüyen çocuklar ile tanıştırdı. Bu hikayenin dokusu bana biraz tanıdık geliyordu ama o zaman anlamlandıramadım…
Beyoğlu’nun çok kültürlü dokusu içinde kendime ait olmayan her hikayeye bulaşmaya başladım…İşte o zaman sordum kendime “Gece ve gündüz kadar zıt yaşamları alacakaranlıkta nasıl buluşturabilirim?” diye… İşte şimdi bu soruya cevap bulmak için yola çıkıyorum.

Manifestomuz

Fırsat eşitliğinin önündeki engeller ile mücadele ediyor ve adaletsizlikleri eleştiriyoruz.
Peki neden sahile vuran cansız bedenleri, bombalanan şehirleri ekranlarımızdan izlemeye devam ediyoruz?        
Bileşmiş Milletlerin 2023 raporuna göre Dünya nüfusunun yaklaşık  yüzde dördü yoksulluk, ayrımcılık, savaş ve iklim krizi gibi sebeplerle doğduğu ülkeden farklı bir yerde yaşıyor. Ülkemiz açısından göç oranına bakıldığında da 2023 yılı TÜİK Uluslararası göç istatistiklerine göre Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre %53 artarak 714 bin 579 olduğunu görüyoruz. Peki bizler oradan oraya yer değiştirirken Aramızda neler oluyor?      
"Çocuklar ölmesin ama ülkemde göçmen istemiyorum."          
"Hayvanlar toplatılmasın ama insanlara saldırıyorlar."          
"Kız çocuklarını okula gönderelim ama kadınlar tarafından yönetilmeyelim."        
"Kendimi bulunduğum yere ait hissetmiyorum, mevcut dünya düzenine güvenmiyorum ama……"
Siz bu boşluğu nasıl dolduruyorsunuz?
       
Biz boşlukları doldurmuyor, aksine “ama”larımıza odaklanıyoruz. “Ama”ları tartışamaya açıyor. “Bunun A’ması olmaz!” diyoruz. Eş sesli bir sözcük olan AMA;  A’ların başına birer şapka taktığımızda ÂMÂ yani kör anlamına gelir. Sizleri kendi çelişkilerimize kör olmadığımız kültürel, cinsiyete ve türe dayalı pek çok ayrımcılık biçimini açık birer zihin ile tartışabildiğimiz, ön yargılarımızı birbirimize açabildiğimiz ve kapsayıcılığın yollarını aramak için bir araya geldiğimiz «Karşılaşma Zemini» eğitimleri, atölyeleri ve etkinliklerine davet ediyoruz.        
Gelin oyunlar oynayarak birbirimizi yakından tanıyalım; toplumun yüzümüze taktığı maskeleri çıkaralım. Rol oynama /doğaçlama gibi yollarla rol maskesinin altında, kendimize mesafe koyalım ve başka rollerin gözünden dünyaya bakalım. “Dünya denen bu sahnede”* çeşitliliğe sahip çıkalım. Kalıcı barış, adalet ve özgürlük için merkeziyetçi bakış açısından uzak topluluklar ve kurumlar yaratarak oyunu yeniden kurgulayalım. Karbon ayak izlerimizin  yanında ön yargı ayak izlerimize de bakalım.        
Kendini ve toplumun yarattığı kalıpları sorgulamaya gönüllü kişileri, aileleri, meslek gruplarını, küçük yada büyük bir arada yaşayan toplulukları, ekonominin lokomotifi özel kurumlarıve ülke politikalarını belirleyen kamu kuruluşlarını “Karşılaşma Zemini” ne, oyunlar kurup oyunlar bozmaya çağırıyoruz. Çünkü “Oyun kültürden eskidir.”**        
*Shakespare        
**Huizinga

Sıkça Sorulan Sorular

Neden Karşılama Zeminini tercih etmeliyiz?
Çünkü biz sadece bilgi sunmuyoruz.
Biz, insanların kendi içlerinde ve birbirleriyle karşılaşmalarını mümkün kılan alanlar kuruyoruz.

Kurum içi hassasiyetlere dikkat ediyor musunuz?Kesinlikle. Tüm içeriklerimiz kurumla birlikte gözden geçirilir. Sorgulayıcı, güvenli, gönüllülüğe dayalı bir ortam oluştururuz.
İnsanları rahatsız eden değil, düşündüren içerikler üretiriz.

Karşılama Zemini eğitimleri tam olarak ne yapar?
Kurumlarda çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık alanlarında farkındalık ve davranış dönüşümünü sağlayan, veri temelli ve deneyimsel öğrenmeye dayalı programlar sunar.

İletişim için:
info@karsilasmazemini.com